Tarihi Kent Merkezlerinin Yeniden Yapılanmasında Belirleyici Faktörler ve Olası Senaryolar : İstanbul Beyoğlu Örneği

“Beyoğlu Bölgesi, batı örneklerinden farklı olarak, ekonomik dinamiklerin yanı sıra farklı dönemlerin politik ve ideolojik önceliklerinin etkisi altında önemli dönüşümlerden geçmiştir. 19. Yüzyılda kentin yeni merkezi olarak gelişen ve geleneksel merkezden ayrışan Beyoğlu’nun toplumsal ve mekânsal dönüşümü dönemler itibarıyla incelenmiş ve bu dönüşümü belirleyen farklı dinamikler sorgulanmıştır. Beyoğlu’nun sosyo-mekânsal dönüşümü önemli kırılma noktaları bağlamında dönemleştirilmiş ve bu dönemlerde belirleyici ekonomik, politik, ideolojik ve toplumsal özellikler bir arada değerlendirilmiştir. Bu dönüşüm, sanayileşme/sanayisizleşme, kültür eksenli dönüşüm, kentsel turizm ve soylulaşma literatüründe ortaya konan kavramsallaştırmalarla yeterli derecede açıklanamayan dinamiklere sahiptir. Çalışmada, bellek ve dönüşüm arasındaki diyalektik ilişkinin zamansal ve sosyo-mekânsal niteliğine odaklanılmıştır.

Araştırmada “eleştirel gerçekçilik kuramı” üst araştırma çerçevesi olarak alınmış ve farklı kuramlar bu çerçeveyle bağlantılandırılarak kullanılmıştır. Bu araştırma çerçevesinde gerçeklik üç ayrı düzlemle incelenmekte, gerçeklik düzleminde nedensel güçler, gerçekleşme düzleminde olaylar, ampirik düzlemde de deneyimler yer almaktadır. Nedensel güçler potansiyel olarak olabilirlik alanını tariflediği ölçüde farklı dönemlerin bağlamını (context) da tanımlamaktadır. Olaylar ise bu potansiyelin ortaya çıkmış biçimidir. Potansiyel olarak olanaklı olanın gerçekleşmesi olumsaldır (contingent); yani olanaklıdır ancak zorunlu değildir. Ampirik düzlem ise ortaya çıkmış bir olgunun nasıl deneyimlendiğini ya da algılandığını ifade eder; bu bağlamda, araştırmacıların, yaşayanların anlam dünyasını ve deneyimlerini çeşitli yöntemlerle “içerden” bir gözle kavramaya çalışması, gerçekliğin çok boyutlu yapısını anlamak açısından önemli görülmektedir. Yapıları oluşturan aktörler pasif değil aktif olarak bu sürece girmektedir ve bu yapıları yeniden üretirken aynı zamanda da güçleri oranında dönüştürebilme şansına sahiptirler (Bhaskar, 1989; Sayer, 1984; Türkün, 1998).

Herkesin kendi deneyimlerinden oluşan ve hatırladığı bir Beyoğlu vardır. Bu hikâyeler değişmekle birlikte, farklı dönemlerde kullanılan mekânlar ve günlük yaşam biçimi gibi pek çok konuda ortak bir hafızanın oluştuğu anlaşılmaktadır. Bu ortak hafıza nesiller arası bir aktarımın yanı sıra kişilerin kendi deneyimleriyle de pekişmekte ve bugün “kayıp” olarak nitelendirilen unsurlar böyle bir ortak hafızaya referansla ölçülmekte ve aktarılmaktadır. Buradan yola çıkarak Beyoğlu’nun tarihsel belleği ve süreklilik taşıyan; ancak bugün ciddi hasar gören kimlik özellikleri saptanmaya çalışılmıştır.”

Toplantı Kayıtları

Sunum: Prof. Dr. Asuman Türkün

Tartışma ve Değerlendirme