2021 Tez Ödülleri

Tez Ödülü Süreci

1996-2016 yılları arasında her yıl Vakfımız onursal başkanı Prof. Dr. İlhan Tekeli tarafından Ortadoğu Teknik Üniversitesi bünyesinde şehir ve bölge planlama alanında yapılan yüksek lisans ve doktora tezlerine verilen İlhan Tekeli Tez Ödülü, 2017 yılından itibaren İlhan Tekeli Şehircilik Kültürü Vakfı bünyesinde Türkiye bütününe yaygınlaştırılmış olarak verilmektedir.

2021 İlhan Tekeli Tez Ödülleri için Şehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı ile şehir ve bölge planlama ile ilgili diğer ana bilim dalları tarafından kabul edilmiş yüksek lisans ve doktora tez çalışmalarının başvuruları Mart-Mayıs 2022 tarihleri arasında alınmış, Seçici Kurul değerlendirmelerini Haziran-Kasım 2022 tarihleri arasında gerçekleştirmiştir. 2021 İlhan Tekeli Tez Ödül Töreni Etkinliği 27 Kasım 2022 tarihinde gerçekleştirilmiştir.

Tez Ödülü Seçici Kurulu

Prof. Dr. Murat Cemal Yalçıntan – Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
Prof Dr. Azime Tezer – İstanbul Teknik Üniversitesi
Prof. Dr. Buket Ayşegül Özbakır – Yıldız Teknik Üniversitesi
Prof. Dr. Nil Uzun – Ortadoğu Teknik Üniversitesi
Prof. Dr. Aydan Sat – Gazi Üniversitesi
Doç. Dr. Ezgi Orhan – Çankaya Üniversitesi
Doç. Dr. Fatma Şenol – İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü
Doç. Dr. İrem Selçuk Ayhan – Dokuz Eylül Üniversitesi
Prof. Dr. Oğuz Özbek – Pamukkale Üniversitesi
Doç. Dr. Gökçen Kılınç Ürkmez – Bursa Teknik Üniversitesi
Doç. Dr. Aygün Erdoğan – Karadeniz Teknik Üniversitesi
Doç. Dr. Serkan Sınmaz – Kırklareli Üniversitesi
Doç. Dr. Burak Belge – Mersin Üniversitesi
Doç. Dr. Kıvanç Ertugay – Akdeniz Üniversitesi
Doç. Dr. Seher Özkazanç – Necmettin Erbakan Üniversitesi

Başvuru İstatistikleri

2021 İlhan Tekeli Tez Ödülü için doktora tezi kategorisinde 23 başvuru, yüksek lisans tezi kategorisinde ise 29 başvuru olmak üzere toplam 52 başvuru olmuştur.

2021 yılı başvurularında yer alan anahtar kelimeler: kentsel tasarım, koruma/sit/kimlik, mekan üretim/davranış, konut, ulaşım, iklim değişikliği, göç/mülteciler, imar hakkı/rant, bölge, kırsal dirençlilik, girişimcilik, tüketim coğrafyası, kentsel müşterekler, habitat, kıyı alanları, enerji sistemleri, mahalle, dönüşüm/ayrışma, yerel yönetim

Tez Ödülleri Teşvik Ödülleri

Doktora Kategorisi

Dr. Gülhayat Arzu Ertugan Topgül Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Bahar Aksel Enşici Kentlerde Yürünebilirliğin Çok Boyutlu Yaklaşım ve Hareketli Yöntemlerle Analizi
Dr. Sıla Özdemir  Ortadoğu Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Emine Yetişkul Şenbil Fraktal Analiz Yöntemi ile İzmir Bölgesinin Karmaşıklığının İrdelenmesi
Dr. Cansu Tekin Ankara Üniversitesi Prof. Dr. Metin Özuğurlu Kent yoksulluğunu konut sorunu çerçevesinden karşılaştırmak: Fransa ve Türkiye’de ileri marjinallik

Doktora Tez Teşvik Ödülünü almaya hak kazanan 3 tez için 5.000’er TL para ödülü (Vakıf dostlarımız, Prof. Dr. Asuman Türkün, Dr. Gül Berna Özcan ve Yiğit Gülöksüz’ün merhum eşi Dr. Güven Gülöksüz’ün anısına yaptığı katkılarıyla)

Yüksek Lisans Kategorisi

Neslişah Kesici Ortadoğu Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Anlı Ataöv İstanbul İstiklal Caddesi’nde Kalabalık Odaklı Kamusal Mekân Yaklaşımı: Çok Sayıda İnsan, Aynı Zamanda, Aynı Mekânda
Safiye Özge Subaşı İstanbul Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Şevkiye Şence Türk İstanbul’da kiralık konutlar için ödenebilirlik analizi
Semin Niron İstanbul Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Şevkiye Şence Türk İmar Hakkı Transferinin Düzenleyici Planlama Sistemine Entegrasyonu

Yüksek Lisans Tez Teşvik Ödülünü almaya hak kazanan 3 tez için 2.000’er TL para ödülü (Vakıf dostlarımız, Prof. Dr. İclal Sema Dinçer, Prof. Dr. Ali Türel ve Yiğit Gülöksüz’ün merhum eşi Dr. Güven Gülöksüz’ün anısına yaptığı katkılarıyla)

Tez Ödülleri Sahipleri

-Doktora-

Ortadoğu Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Şehir ve Bölge Planlama ana bilim dalında, danışmanlığını Prof. Dr. Anlı Ataöv ve Prof. Dr. İlhan Tekeli’nin yapmış olduğu “Yerin Tınısı: Yer ve Müzik Birliğinin Ortaya Çıkardığı Duygulanımsal Bir Araya Gelişler” başlıklı tezi ile Dr. Can Gölgelioğlu olmuştur.

 

-Yüksek Lisans-

İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Şehir ve Bölge Planlama ana bilim dalında, danışmanlığını Prof. Dr. Aliye Ahu Akgün’un yapmış olduğu “İstanbul’un Kırsal Dayanıklılık İndeksi” başlıklı tezi ile Nur Kardelen Öztürk olmuştur.

 

Tez Semineri Videoları

Tez Ödülleri Sahiplerinin Sunumu

Dr. Can Gölgelioğlu: Yerin Tınısı: Yer ve Müzik Birliğinin Ortaya Çıkardığı Duygulanımsal Bir Araya Gelişler

 

Danışman: Prof. Dr. Anlı Ataöv ve Prof. Dr. İlhan Tekeli
Yer Bilgisi: Orta Doğu Teknik Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Şehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı

 

Mevcut kentsel tasarım pratiğinin tekil ve deterministik yaklaşımları, grafik odaklı ve üstten inmeci bir alanda sıkışma riskleri taşımaktadır. Bu yaklaşımlar, genellikle görsel mükemmeliyetçiliği arayan tekil bir duyusal yaklaşıma dayanırken, çoğunlukla yerin karmaşıklığını biçimsel temsiller üzerinden sadeleştirmeyi amaçlar. Fakat, bu çabaların verimliliği oldukça belirsizdir. Çalışma, kentsel tasarımdaki grafik ve biçimsel determinizme giderek daha fazla sıkışan bu kısır döngüyü ve donuk tekrarı aşmanın yollarını araştırmaktadır. Bu bağlamda, duygulanımsal bir araya gelişler çerçevesinde, müzik üzerinden yerde ortaya çıkan karmaşıklığı incemeleyi amaçlar. Müziğin, kişilerin duygulanımsal durumlarını tetikleyen ve tasarım pratiğinin iletişim kapasitesini arttıran alternatif bir yaratıcı dil sunduğunu savunur. Sezgisel bir arayüz olarak, sözlü iletişimin yeterince güçlü olmadığı ve oldukça kısmi kaldığı bir düzlemi aşmaya ve yer deneyiminin özünü kavramaya fırsatlar sunar. Bu çerçevede, müzikal tasarım elemanları (MTE) ve müzikal düşüncenin öznelerarası ve yaratıcı süreçlerle entegrasyonunu önermektedir. Çalışmanın bulguları, insanların yeri literatürde sunulduğundan çok daha karmaşık ve duygulanımsal bir şekilde deneyimlediklerini göstermektedir. Ayrıca müzik, insanların yerin duyusal ve duygulanımsal ilişkilerini kavramasına izin verdiği gibi, bedenselleşen deneyimlerin yansıtılmasına da fırsatlar tanır. Bu ilişkisellikler, insanların ve yerin nasıl bir araya geldiği ve bir deneyime dönüştüğüne dair bir farkındalığı katalize ettiği için, tasarım sürecinde çok önemli bir rol oynacaktır. Çalışma, duygu ve yer algısının zihinde birbiriyle yakından ilişkili olduğunu ve yer olgusunun kendi kendini organize eden duygulanımsal bir araya gelişler olduğunu göstermektedir. Yer kavramı bu çerçeveden okunduğunda, kentsel tasarım sorunu da neyin tasarlanacağından ziyade, yerdeki duygulanımsal düzeneklerin nasıl ele alınacağına doğru evirilmektedir.

Nur Kardelen Öztürk: İstanbul’un Kırsal Dayanıklılık İndeksi

 

Danışman: Prof. Dr. Aliye Ahu Akgün
Yer Bilgisi: İstanbul Teknik Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / Şehir ve Bölge Planlama Ana Bilim Dalı / Bölge Planlama Bilim Dalı

 

Kırsal alanlar, dünyadaki ekosistemlerin sürdürülebilirliği ve insanlığın devamı açısından birçok kritik işleve sahiptir. En temel işlevleri ise gıda ve hammadde üretimini sağlamak, doğal kaynakların korunmasını sağlamak, yerel bilgiyi muhafaza etmek ve yerel kültürün sürdürülebilirliğini sağlamaktır. Günümüzde ise kaçınılmaz bir şekilde kırsal alanlar değişim geçirmekte, dışarıdan ve içeriden çok fazla etkiye maruz kalmaktadır. Bunların arasında kent baskısı, doğal ve doğal olmayan afetler, ekonomik krizler gibi negatif etki edenleri bulunmaktadır. Ancak görülmetedir ki bazı kırsal alanlar bu etkilerden daha fazla olumsuz etkilenirken, bazı kırsal alanlar ise bu etkileri absorbe edebilmektedir. Bu durum, literatürde yeni bir konu olan kırsal dayanıklılık kavramı altında ele alınmaktadır. Bu tezin temel motivasyonu da neden bazı kırsal alanların diğerlerinden daha dayanıklı olduğunu ortaya çıkarmaktır. Bu kapsamda, tezin temel amacı kırsal dayanıklılığın bileşenlerini ortaya koymak, kırsal alanları dayanıklı yapan etmenleri belirlemek ve kırsal dayanıklılığı belirlenen bir örneklem üzerinden ölçmektir. Bu kapsamda, öncelikle kavramsal çerçeve oluşturulmuş, ardından kırsal dayanıklılığın ölçüm yöntemleri araştırılmış ve İstanbul örneği üzerinden kırsal dayanıklılık ölçümüne yönelik bir endeks oluşturulmuştur. Kırsal tanımı, genellikle araştırmacıların bakış açısına göre değişmekte olup bütün literatür tarafından kabul görmüş bir tanım bulunmamaktadır. Bunun temel nedeni kırsal alanların hem yöreden yöreye farklılaşan özelliklere sahip olması, hem de yaşayan bir yapı olan kırsalın tarih boyunca geçirdiği değişimlerdir. Bu nedenle de kırsal alanlar genellikle işlevleri ve sahip oldukları özellikler üzerinden tanımlanmaktadır. Ancak genel olarak bakıldığında kırsal alanların betimleyici özelliklerine göre, sosyal yapılarına göre ve yerel özelliklerine göre tanımlamaların yapılmış olduğu görülmektedir. En kabul gören tanımı ile kırsal alanlar nüfus yoğunluğunun çoğunlukla düşük olduğu, doğal bir peyzaja sahip, temel ekonomik sektörün tarım ve hayancılık olduğu, toplumsal ilişkilerin güçlü olduğu, geleneklere bağlı olunan, yerel kültürün gündelik hayattaki işlevlere etkisinin bulunduğu ve kentten ayrılan alanlardır (Woods, 2015). Kırsal alanların teknolojik gelişmeler, sanayileşme, turizm, kentleşme ve kent saçaklanmalarına bağlı olarak geçirdiği bir değişim bulunmaktadır. Bu değişimle birlikte kentlerdeki iş olanakları artmış (sanayi ve hizmet sektörleri), kırsal alanların ekonomik faaliyetleri (tarım, hayvancılık, el zanaatları) azalmıştır. Bunun yanı sıra kentlere erişebilirliğin artması ve kentlerin büyümesiyle kır-kent ilişki biçimleri değişmiştir. Günümüzde artık kır-kent arasında geçmişe oranla daha güçlü ağlar ve akışlar bulunmaktadır. Kır-kent ilişkisi çoğunlukla karşılıklı olarak her iki tarafı beslesede, özellikle metropoliten alanların kırsal alanlar üzerindeki baskısının artması, kır-kent ilişkisindeki dengenin bozulmasına yol açmaktadır. Kırsal alanlar üzerindeki metropoliten baskısı süreç içinde doğal kaynakların kaybına ve kırsal kimliğin yok olmasına neden olmaktadır. Kırsal alanlar kentle ilişkisine bağlı olarak üçe ayrılmaktadır; kent içinde kalan kırsal alanlar, kent çeperinde yer alan kırsal alanlar ve uzak kırsal alanlar (OECD, 2016). Dayanıklılık kavramı en temel tanımıyla bir sistemin dıştan gelen şokları absorbe etmesidir. Dayanıklılık kavramı, dengesel dayanıklılık ve evrimsel dayanıklılık yaklaşımları altında incelenmektedir. Evrimsel dayanıklılık yaklaşımı sistemin dışarıdan aldığı etkiyi absorbe etmesinin yanı sıra, yeni bir sisteme dönüşmesine vurgu yapmaktadır. Özellikle ekolojik veya yaşayan sistemlerde bu durum geçerli olup, kırsal dayanıklılık kavramı da evrimsel dayanıklılık yaklaşımı altında değerlendirilmektedir. Kırsal dayanıklılık literatürde oldukça güncel bir konu olup, bu nedenle tek bir tanımı bulunmamakta ve farklı bakış açılarıyla açıklanmaktadır. Kırsal alanlarda yapılan çalışmalar baz alınarak incelenen sosyo-ekolojik dayanıklılık ve toplumsal dayanıklılık kavramları da kırsal dayanıklılığı refere etmektedir. Bu tezin kırsal dayanıklılık tanımı; bir şok veya kriz sonrasında kırsal alanda bulunan hem doğal kaynakların hem de sakinlerin bu duruma adapte olabilmeleri ve bu sürecin fayda sağlayacak şekilde veya eski sosyal yaşam koşullarını sürdürebilecekleri şekilde yönetilmesidir. Literatürde yeni tartışılmaya başlanan kırsal dayanıklılık kavramının ölçülmesi de oldukça güncel bir konudur. Bu nedenle, öncelikle kırsal dayanıklılığın nasıl ölçülebileceğine yönelik bir araştırma yapılmış ve yöntem olarak kırsal dayanıklılık endeksinin oluşturulmasına karar verilmiştir. Bu kapsamda izlenmesi gereken adımlar teorik çerçeve oluşturmak, verileri seçmek, çoklu değişkenleri analiz etmek, analizin kontrolünü sağlamak ve sonuçları görselleştirmektir. Kırsal dayanıklılığı ölçebilmek için öncelikle kırsal dayanıklılığın hangi kavramlarla açıklandığını, hangi kavramların dayanıklılık ölçütü olarak kullanıldığı belirlenmiştir. Toplamda 36 çalışma incelenerek, kırsal dayanıklılığı etkileyen 12 kavram ortaya çıkarılmıştır. Bı kavramlar; toplum sermayesi, sosyal sermaye, ekonomi, sosyal yapı, kültür, yönetim, adaptasyon kapasitesi, kurumsal yapı, altyapı, riskler, doğal çevre ve kaynaklardır. Ardından doğrudan kırsal dayanıklılığa yönelik endeks oluşturan veya kırsal dayanıklılığın indikatörlerini belirleyen toplamda 12 çalışma incelenmiş ve bu çalışmalarda yer alan indikatörler listelenmiştir. Listelenen 455 indikatör arasından birbilerini tekrar edenler, kapsam dışı kalanlar ve örnekleme uygun olmayanlar elenmiş ve geriye kalan 66 indikatör kırsal dayanıklılığın temel indikatörlerini oluşturmuştur. Tezin devamında, seçilen örneklem üzerinden kırsal dayanıklılık endeksi oluşturulmuştur. Bu kapsamda İstanbul ilinde yer alan 151 kırsal nitelikli mahalle örneklem olarak seçilmiştir. Türkiye’de kırsal alan tanımı 6360 sayılı Yeni Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile birlikte değişmiştir. Bu kanunla Büyükşehir Belediyesi sınırlarında kalan bütün köy statüsündeki alanlar mahalleye dönüştürülmüş, ancak bu dönüşüm yasal olarak yapılansa da sosyal ve fonksiyonel olarak yapılanamamıştır. Bu durumun sonucunda da kentsel yönetim uygulamalarına tabi tutulan, ancak kırsal niteliklerini sürdüren mahalleler ortaya çıkmıştır. Bu durumdan etkilenen kentlerden bir taneside İstanbul’dur. Bu kanun ile birlikte İstanbul’da bulunan 151 köy mahalleye dönüştürülmüş olup, kırsal nitelikli mahalleler olarak isimlendirilmektedir ve bu tezin çalışma alanını oluşturmaktadır. İstanbul’un çalışma alanı olarak seçilmesinin temel nedeni, burada bulunan bazı kırsal alanların üzerlerindeki bütün kentsel ve sosyal baskıya rağmen kırsal niteliklerini sürdürmeleri, yani dayanıklı olmalarıdır. Bir diğer nedeni ise, İstanbul’da bulunan kırsal alanların sürdürülebilirliğinin sağlanmasına yönelik bulgular ortaya koyabilmektir. Son olarak, İstanbul içerisinde farklı tip kırsal alanları bir arada bulundurmaktadır. İstanbul’un Arnavutköy, Başakşehir, Beykoz, Çatalca, Çekmeköy, Eyüp, Pendik, Sancaktepe, Sarıyer, Silivri ve Şile ilçelerinde bulunan toplam 151 kırsal nitelikli mahallenin genel özelliklerine bakıldığında, yüzölçümlerinin %74’ünü doğal alanların oluşturduğu görülmektedir. Mahalle sakinlerinin temel gelir kaynaklarını emekli maaşları, sürekli iş maaşları ve tarımsal üretimden elde edilen gelirler oluşturmaktadır. Tarımsal üretimin ise il bazında düşük olduğu görülmektedir. Genel anlamda bu 151 mahallenin kırsal özelliklerinin azalmakta olduğu sonucuna varılmaktadır. İstanbul’un kırsal dayanıklılık endeksinin oluşturulması için öncelikle teorik çerçeve ile belirlenen indikatörlere yönelik veriler toplanmıştır ve toplamda 22 değişken analiz edilmiştir. Analiz yöntemi olarak Temel Bileşenler Analizi seçilmiştir. Temel Bileşenler Analizi sonucunda 8 faktör grubu ortaya çıkmıştır. Bunlar; ekonomik yapı, sosyal yapı, yönetişim, sosyal sermaye, kırılganlık, toplumsal sermaye ve risklerdir. Analiz kapsamında bu faktör gruplarının her biri, altındaki değişkenlerin faktör yüklerine bağlı olarak ağırlıklandırılarak, 151 mahallenin faktör puanları oluşturulmuştur. Bu faktör puanlarının toplanması ile kırsal dayanıklılık endeksinin puanları elde edilmiştir. Analiz bulgularına göre, İstanbul’un kent merkezine yakın olan mahallelerinde kırsal dayanıklılığın daha yüksek olduğu görülmektedir. Kent merkezinden uzaklaştıkça kırsal dayanıklılık azalmaktadır. Faktörlere bakıldığında ise ekonomik yapı, sosyal yapı ve sosyal sermaye puanları düşük olan mahallelerin daha dayanıksız olduğu ortaya çıkmıştır. Bu durum göstermektedir ki, dayanıklılık kapsamında bakıldığında kentin kırsal alanlara sağladığı iş olanakları, hizmetlere erişim gibi avantajlar, dezavantajlarından daha etkili durumdadır. Bu bulgu aynı zamanda kente yakın kırsal alanların, kent baskısı ile değişen koşullara adapte olabildiklerini de ortaya koymaktadır. Endeks sonuçlarına göre en dayanıklı mahalleler Sarıyer, Beykoz ve Arnavutköy ilçelerinde yer almaktadır. En dayanıksız mahalleler ise Şile ve Çatalca ilçelerinde yer almaktadır. Öte yandan Şile ve Çatalca’da bulunan kırsal mahalller, kırsal özelliklerin en fazla göründüğünü mahallelerdir. Buna rağmen kırsal dayanıklılığın bu mahallelerde düşük olması, kırsal özelliklerin kent baskısı ile başa çıkmaya yetmediğini ortaya koymaktadır. Bu kapsamda, İstanbul’da kırsal dayanıklılığı arttırmak için, dayanıksızlığa neden olan alt bileşenlerin geliştirilmesi ve kırsal mahallelerin adaptasyon yeteneğinin arttırılması gerekmektedir. Bu sağlanırken dayanıklılığı kavram olarak ele alan bir planlama yaklaşımı geliştirilmeli ve bu planlama yaklaşımında kırsal özelliklerin sürdürülebilirliğine yer verilmelidir.